Ülkemizde 18 Mart Çanakkale Zaferi ve Şehitler Günü olarak kutlanmaktadır. Birinci dünya savaşında elde edilen büyük başarının en önemli örneğidir. 18 Mart, Türk milletinin atalarına bir adım daha yaklaşması ve bizim o dönemi daha iyi anlamamız için önemli bir gün. Her 18 Mart’ta şehitlerimizi anmak için çeşitli etkinlikler düzenleniyor. Çanakkale gezileri düzenlenerek tarihimizin dönüm noktalarından biri için farkındalık yaratılmaya çalışılıyor.
18 Mart Çanakkale Zaferi, bu ülkenin bütünlüğü ve bekası için çok önemli bir zaferdir. Bu zaferle birlikte artık bu topraklarda kendimiz olarak yaşıyoruz. Bu yüzden sizler için 18 Mart Çanakkale Zaferi ile ilgili yazı ve kompozisyon örnekleri hazırladık.
18 Mart Çanakkale Zaferi ile ilgili Kısa Yazı ve Kompozisyon Bilgileri
- Çanakkale Zaferi’nin kazanıldığı Çanakkale Cephesi, Birinci Dünya Savaşı’nın gerek askeri gerekse siyasi yönden en önemli olaylarının yaşandığı cephedir.
- Çanakkale Savaşları Ekim 1914’te Çanakkale Boğazı dışında ve girişindeki savunma hatlarının İtilaf Devletlerine ait donanma gemileri tarafından bombalanması ile başlayıp, Ocak 1916’da Kumkale ardından Gelibolu Yarımadası’ndan işgal kuvvetlerinin çekilmesi ile sona eren Kara ve Deniz Muharebelerini kapsayan bir bütündür.
- Çanakkale Zaferi, XX. Yüzyıl başlarında I. Dünya Savaşı’nın seyrini yönlendiren ender rastlanan deniz ve kara muharebeleri ile dolu en büyük başarılardan biridir.
- Dünya tarihinin en kanlı savaşlarından birinin yaşandığı Çanakkale Cephesi, Birinci Dünya Savaşı süresince Osmanlı Devleti’ne karşı açılan sonuçları ve seyri bakımından en önemli cephedir.
- Gelibolu Yarımadası, Çanakkale Boğazı ve Saros Körfezi arasında uzanan, Ege ve Marmara denizi arasında kuzeybatı-güneydoğu doğrultusunda uzanan en dar yeri olan Bolayır ile Trakya’ya bağlanan bölge Gelibolu yarımadasıdır). Çanakkale Boğazı ile Ege Denizi ve Saros körfezi arasında uzanan yarımada 95 km uzunluğunda, 6 ile 25 km arasında değişen genişliğe sahiptir.
- Gelibolu Yarımadası’nın kendine has coğrafi özellikleri Çanakkale Zaferinin kazanılmasında önemli bir faktör olmuştur. Az yükseltiye sahip yarımada aynı zamanda dik yamaçlara sahipken, koyları, kumsalları ve ormanlık tepeleri ile savaşın gidişatında rol oynamıştır
- İstanbul Boğazı ile beraber Türk Boğazı olarak bilinen Çanakkale Boğazı, eski kara kütlelerinin merkezinde yer alır. Karadeniz’e kıyısı olan ülkelerin bu boğazlar üzerinden Akdeniz’e açılıyor olmaları Çanakkale Cephesi’nin en önemli açılma sebeplerinden biridir.
- Yaklaşık olarak 68 kilometre uzunluğunda olan Çanakkale Boğazı 1400 metre ile 7900 metre arasında değişmekte olan bir genişliğe sahiptir.
- Çanakkale Boğazı’nı donanma gücü ile geçme Osmanlı İmparatorluğu’nun başkentini ele geçirme isteği sadece I. Dünya Savaşı sırasında ortaya çıkan bir düşünce değildir. 15- 19 yy.’lar arasında bu fikir birçok defa düşünülmüştür. 1915 yılı birçok defa düşünülen bu teşebbüsün uygulamaya konulduğu dönemdir. Dünya denizlerini Karadeniz’e bağlayan Boğazlar ticaret, ulaştırma ve askeri açıdan pek çok avantajı da beraberinde getirir. Çanakkale Boğazı İstanbul’un savunulması için son derece önemli bir konumda yer almaktadır.
- I. Dünya Savaşı’nın en kritik çarpışmalarının yaşandığı cephe olan Çanakkale Cephesi siyasi ve askeri yönden en önemli teşebbüs olmasının yanı sıra bu cephede yaşanan muharebeler şüphesiz ki Türk askeri için gerçek bir vatan savunması olmuştur. Savaş zaferle sonuçlanmış ve Türk tarihine adını 18 Mart Çanakkale Zaferi olarak yazdırmıştır.
- Nusret Mayın Gemisi, 18 Mart Çanakkale Zaferinde en önemli rollerden birini üstlenmiştir. Tophaneli Hakkı Bey’in kaptanlığını yaptığı Nusret Mayın Gemisi 7 Mart’ı 8 Mart’a bağlayan gece mayın uzmanı Binbaşı Nazmi Bey komutasında 26 adet mayını Çanakkale Boğazı’nın sularına kıyıya paralel gelecek şekilde bıraktı. Döşenen bu mayınlar 18 Mart gününe kadar İtilaf devletlerine ait uçaklar ve mayın arama birlikleri tarafından fark edilmedi. Taarruz başladıktan bir süre sonra İtilaf devletlerine ait 3 müttefik donanma gemisi boğaza paralel olarak döşenmiş mayın hatlarına çarparak battı.
- 25 Nisan günü Yarbay Mustafa Kemal 19. Tümen Komutanı olarak görev yapmaktaydı. Çıkarmanın ilk günlerinde Arıburnu bölgesine yapılan saldırıda inisiyatif kullanarak önemli bir sorumluluk almış, birlikleri ile Conkbayırı civarında düşmanı karşılamıştır.
- Çanakkale Cephesi’ nde başarıya ulaşmak için bütün güçleri ile saldıran İtilaf Devletleri hava saldırıları da düzenlemiştir. İngiliz Hava Kuvvetleri’ne ait uçaklar sadece savaş alanlarını bombalamak ile yetinmemiş, sivil yerleşim yerlerini, camileri, hatta hastaneleri bombalayıp çok sayıda masumun hayatını kaybetmesine sebep olmuştur.
- Çanakkale Zaferi, Osmanlı Devleti’nin Balkan Savaşları sonrasında kaybettiği prestijini hem ülke içerisinde hem de dünya genelinde yeniden kazanmasını sağlamıştır.
- Çanakkale Zaferi, toplamda 433 gün devam eden kara ve deniz muharebeleri, tarihe İtilaf Devletleri adına büyük bir mağlubiyet ve prestij kaybı, Türkler adına ise, tarihte emsali olmayan bir zafer olarak geçmiştir.
- Anafartalar Grup Komutanı Albay Mustafa Kemal’in 1915 Ağustos ayında Conkbayırı’nda askerleriyle birlikte yapmış olduğu süngü taarruzu sonrasında büyük bir direniş göstererek düşman askerlerini geriye püskürtmesi dönüm noktası olmuş, askerlere güven gelmiş, savaşın seyri değişip Çanakkale Zaferi’nin kazanılmasını sağlamışlardır.
18 Mart Çanakkale Zaferi ile İlgili Kısa Yazı
18 Mart Çanakkale Zaferi, Anadolu halkının belki de en büyük zaferi; ama aynı zamanda yaşadığı en büyük acıdır. Tarihimize büyük bir zafer olarak geçse de yüreklerimizde büyük bir hüzün bıraktı. Bu kutlu mücadele uğruna Çanakkale’de 250 bin şehit verdik. Çanakkale toprakları çeyrek milyon şehidin kanıyla sulandı. Birçok çocuk yetim kaldı, birçok kadın dul kaldı ve birçok anne çocuksuz kaldı. Herkesin kalbine bir kor düştü. Aradan yüzyıllar geçse de sönmeyecek bir korku… Acısının hiç dinmeyeceği korkusu.
Düşman bir olmuştu, Çanakkale’yi geçecekti. Ama kolay mı? “Çanakkale geçilmez!” diyen askerlerimizi ezmek, Anadolu topraklarına göz dikmek bu kadar kolay mı? Tabii ki basit değil ve olmadı. Düşmanın coşkusu mahsulde kaldı. Toprağımızda kötü niyetli kirli eller bir bir geri çekilmeye başladı. İnsanlarımız bir kez yola çıktı. Geri dönüş yoktu. Ölmek vardı, dönmek yoktu..
Belki birçok askerimiz şehadet şerbetini içti; ama bizim kutsal topraklarımız, namusumuz, onurumuz ve vatanımız kaldı. Bugün özgürlüğün ve bağımsızlığın tadını çıkarıyorsak, bu, ölümü göze alıp yiğitçe savaşan askerlerimizin yani vatanımızı koruyan yiğit direnişçilerimizin sayesindedir. Çanakkale azmin, fedakarlığın ve şerefin zaferidir. Bağımsızlığın ve özgürlüğün, direnişin zaferidir. Atalarımıza ne yaparsak yapalım onların hakkını ödeyemeyiz. Bu yüzden onların kemiklerini sızlatmayacak şekilde yaşamalı, bizlere bıraktıkları toprak, bayrak, vatan gibi kutsal değerleri kanımızın son damlasına kadar korumalıyız.
18 Mart Çanakkale Zaferi ile ilgili Kompozisyon
Çanakkale Savaşları, Birinci Dünya Savaşı’nın seyrini değiştiren önemli muharebelerden biridir. Hedeflerine en kısa ve kolay yoldan ulaşmak isteyen İtilaf Devletleri, Çanakkale’yi geçip müttefiklerine yardım etmek istediler. Ancak Türk ordusu buna izin vermedi.
Çanakkale Savaşları’nın zaferi, Anadolu’daki direnişi daha güçlü ve daha sadık hale getirdi. Ülkenin her yerindeki her vatandaş düşmanı püskürtmek için çok çalıştı ve savaştı. Sonunda, bu topraklar düşmandan temizlendi.
Anadolu halkının tamamı vatan topraklarının kurtuluşuna katkıda bulunmuştur. O dönemde tam bir İslam birliği vardı ve bu topraklarda yaşayan Türk, Kürt, Laz, Çerkez, Azeri fark etmeksizin her etnik güruh üzerine düşeni en iyi şekilde yaptı. Anadolu insanı en kritik anda kardeş olmayı ve birlikte mücadele etmeyi bildi ve büyük zaferlerle ödüllendirildi.
18 Mart Çanakkale Zaferi ile İlgili Yazı ve Kompozisyon
Çanakkale Savaşı, tarihe unutulmaz bir damga vurmuş; inancın nasıl güçlü bir kale olduğunu gösteren, az rastlanır bir mücadelenin zaferidir.
Anadan, yârdan, evlattan geçip vatan diye diye can verenlerin kanıyla yazdığı bir destandır Çanakkale. Hakk’ın batılı, birliğin ayrılığı yendiği zor bir imtihandır Çanakkale.
Kimi Erzurumlu, kimi Konyalı, kimi Ardahanlı, kimi Urfalı sayısız kaç yiğidin omuz omuza savaşarak yazdığı tarihtir Çanakkale. Önündeki arkadaşının ölümünü görüp onun düştüğü yere -sadece bir dakika sonra öleceğini bildiği hâl de- geçen ve gözünü kırpmadan vazifeye atılan askerdir onlar. Ölüme atılan asker! Âkif’in de dediği gibi: “Bedr’in aslanları ancak senin kadar şanlı idi.”
“57. tümen…” nur içinde yatıyorsun şüphesiz. Şahadet şerbetini içmelerine belki de sayılı saatler kala, derede çamaşırlarını yıkayan ve sebebini soran komutanına da: “Allah’ın huzuruna kirli esvap ile mi çıkayım?” diyen bu tümen, imanın ve teslimiyetin insana dönüşmüş şeklidir mutlaka. “Ben size savaşmayı değil; ölmeyi emrediyorum” emrini verecek ne başka bir komutan gelmiştir bu dünyaya ne de bu emre uyacak başka bir millet.
Türk milletini kolay lokma sanıp Fatih’in kır atını sürdüğü bu kutsal toprakları ele geçirmek isteyen Haçlı zihniyetine atılmış son tokattır Çanakkale.
Niye geldiklerini bile bilmeyen Anzak erlerine bile yardım elini uzatmaktan çekinmeyen ve onları da bağrına basan kardeşliğin zaferidir Çanakkale.
Bir gözünü kaybettiği hâl de diğer gözüyle savaşan, bir bacağını kaybedince diğer bacağıyla koşan, mermileri üzüm taneleri gibi toplayan, göğsüyle siper olan, kanıyla toprağa can katan yiğitlerin arşa yükseldiği yerdir Çanakkale.
Ölümü de öldüren kahramanlar; göğsü siper, canı süngü olanlar şimdi gömsek de sığmayacakları tarihte izliyorlar bizi. Bir silahları olsaydı onların eğer; içimizdeki ayrılıkları, kardeşi kardeşe kırdıranları, bize bizi unutturanları vururlardı şüphesiz şimdi…
Çünkü onlara savaşı kazandıran ruhlarındaki birlik ve dirlikti. Onlar bir millet olmanın bilincine varmış, bu ruh ile yenmişlerdi düşman askerlerini. Bir sancak altında kara kışlarda yem etmemişlerdi vatanı kurda, kuşa. Vatan aşkıyla 257 kiloluk bombayı tek başına kaldıran Koca Seyit’in namluya sürdüğü mermi gideceği yeri de biliyordu. Elizabeth Gemisi’ni ikiye ayıran o top Çanakkale Zaferi’nin özetiydi âdeta…
Şimdi bizler aynı gücü yüreğimizde hissederek ruhu şad olur şehitlerimizin. Bastığımız toprağın üstünden çok, altında yatanların canlı olduğunu anlarsak kıyamayız bu toprağın tek bir taşına. Şimdi fark edersek damarlarımızdaki asil kanı neslimiz hür yaşar ebediyen… Yağan yağmurun altında aynı şemsiye ile korunup açan güneşin altında aynı çiçekleri koklarsak “Asım’ın nesli” oluruz ancak…
Haykırıyorum hepimizin adına,
Ben Kara Fatma! Ben Nene Hatun! Ben Lapsekili İbrahim! Ben Fatih! Ben Mehmet! Ben Hasan! Ben Mustafa Kemal’im karlarda yatan…
Zeynep Çağla Kumru
18 Mart Çanakkale Zaferinin Ölümsüz Kahramanları
Osmanlı Devleti son demlerini yaşıyordu. Asırlar boyunca dünyaya hükmetmiş koca çınar yorulmuş, yaşlanmış, yok olmak üzeriydi. Üst üste kaybedilen savaşlar savaşlar Osmanlı’yı yıkılma noktasına getirmişti. Bu şartlar altında teknolojik olarak çok üstün itilaf devletleri Çanakkale Boğazına dayanmıştı. Boğazı geçip Osmanlı Devleti’nin başkenti İstanbul’u işgal edip Osmanlı’yı sömürge bir devlet yapmak istiyorlardı.
Üst üste kaybedilen savaşlardan yorgun bitkin, düşmüş Türk milleti ne pahasına olursa olsun vatanına düşmanın ayak basmasına mani olacaktı. Boğaza dayanmış, çağının en büyük, en modern donanmasına varıyla yoğuyla karşı koyuyordu Türk askeri. Düşmanın yoğun bombardımanı karşısında toprağı kanıyla suluyordu. Mevzide kalan son asker canını verene kadar, kimse görev yerini terk etmiyor, tüm gayretiyle karşılık veriyordu.
Boğazı geçeceğinden emin donanma, bir bir gemilerini kaybediyor. Hiç beklemediği insan üstü direniş sebebiyle filosunun büyük bir kısmını boğazın derin sularında bırakıp, geri çekilmek zorunda kalıyordu. Denizden geçişin olmadığını anlayıp, bu sefer onlarca milletten topladıkları yüz binlerce askerle Geliboluyu karadan ele geçirmek için saldırıyorlardı.
Mehmetçik düşmana geçit vermemek için canını hiçe sayıyor, gözünü kırpmadan ölüme yürüyor. Ölsem de düşmana geçit vermem diyordu. Binler Çanakkale’ye akıyordu. Analar evlatlarını, genç kızlar sevdiklerini, mektepler talebelerini bir bir cepheye uğurluyorlardı. Giden dönmüyordu bir daha. Liseler mezun vermiyordu o sene. Hepsi kanla yazılmış kaderlerini yaşıyorlardı. Ancak vatanını, milletini korumak için hiç çekinmeden canlarını feda ediyorlardı.
Tarih bir liderin doğuşuna tanıklık ediyor. Atatürk’ün tarih sahnesine çıkışını izliyordu. Türk askeri göğüs göğüse savaşıyor, kanıyla, canıyla çarpışıp düşmanı yeniyor, Türk milletinin makus talihini değiştiriyordu. Mustafa Kemal’in ışığı parlıyor, Türk milleti benliğini tekrardan hatırlıyor, karanlık bir geceden aydınlık bir sabaha uyanıyordu. 18 Mart Çanakkale Zaferi‘ni kutluyordu vatan.
18 Mart Çanakkale ile İlgili Kısa Yazı
18 Mart ülkemiz açısından bir dönüm noktası olmuştur. Bu destansı mücadelenin kalıntıları halen Çanakkale’de bulunur. Öyle bir mücadeledir ki bu, havada mermiler çarpışmıştır. Birçok askerimiz şehit olmuş, birçoğunun ise gazi olarak hayatına devam etmesine sebebiyet vermiştir. Çanakkale savaşı, başta Mustafa Kemal olmak üzere kahraman askerlerimizin düşmana dur dediği mücadeledir. Canı pahasına Çanakkale’yi savunan kahramanlarımız “Çanakkale geçilmez” düşüncesini sonuna kadar sürdürdü. Böylelikle Çanakkale geçilmedi ve milletimiz şanlı bir zafer kazandı.
18 Mart Çanakkale Zaferi’nin önemini ve milletimiz için ne anlama geldiğini ifade eden 18 Mart Çanakkale Zaferi ile ilgili kısa yazı örneği
18 Mart Çanakkale Zaferi, tüm dünyaya; yayılmacı ve sömürgeci güçleri yenebildiğiniz sürece inançla mücadele edilmesi gerektiğini, bir milletin uyanıp harekete geçmesi için sarsılmaz bir inanca ihtiyacı olduğunu gösterdi.
Çanakkale her zaman bir destan, bir kahramanlık hikayesi olarak anılır. Savaşın olduğu bu kadar küçük bir toprak parçasında şehitlik şerbeti içen bu kadar çok şehidimiz olduğunu düşünün. Bu millete ait bir insan olarak titriyorum. Üzgünüm ama aynı zamanda gururluyum. Bir millet bir araya geldiğinde ve başında büyük bir komutan olduğunda ölümü bile göze alabilecek bir başarıya ulaşabileceğine olan inancı anlayabiliyorum. Tüm insanların sadece bu milletin bir ferdi olarak değil, insan olarak kardeş olduklarına inanıyorum. Bunu savaşların saçma ve aptalca olduğuna inanan biri olarak yazıyorum. Vatanını korumak dışında yapılan tüm savaşların insanlığa karşı suç olduğuna inanan biri olarak Çanakkale’de kahramanca savaşanları, özellikle Mustafa Kemal Atatürk’ü korumak pahasına canını tehlikeye atanları düşününce hâlâ gururla titriyorum, evet üzülüyorum ama bir yandan da gurur duyuyorum.
18 Mart Çanakkale Zaferi’nin önemi
Bu olayın önemini anlamak için Çanakkale’yi kaybettiğimizi düşünelim. Müttefiklerimizden çok önce teslim olurduk. Her türlü anlaşmayı koşulsuz kabul etme ve belki de kurtuluş savaşını yürütme gücümüz olmazdı.
Rusya savaşa devam edecek ve Anadolu topraklarının her karışı yabancı devletlerin eline geçecekti. Çanakkale öyle bir destandır ki, Kurtuluş Savaşı’nın önsözü olmuştur. Halkımız, askerimiz, yani herkes Çanakkale’deki İstiklal Harbi inancını görmüş ve bir kere yeneriz, yine yeneriz fikrini benimsemiştir.
Bir sonraki makale: 23 Nisan Kompozisyon