Bilgi Felsefesi (Epistemoloji) Nedir?
Epistemoloji, felsefenin en temel disiplinidir. Bunun en önemli nedeni, onun diğer bütün disiplinlerin bilgi iddialarını sorgulayıp ilke ve kavrayışlarını temellendirmesidir.
Epistemoloji, felsefenin en temel disiplinidir. Bunun en önemli nedeni, onun diğer bütün disiplinlerin bilgi iddialarını sorgulayıp ilke ve kavrayışlarını temellendirmesidir. Epistemoloji, felsefenin en önemli alt dalları veya disiplinlerinden biridir. “Bilgi” anlamına gelen Yunanca episteme ve “söz”, “akıl”, “bilim”, “açıklama”, “teori” anlamlarına gelen logos sözcüklerinin birleşiminden meydana gelen epistemoloji, Türkçeye bilgi teorisi veya bilgi bilimi olarak çevrilir. Epistemoloji, felsefenin teorik dallarından biridir. Başka bir deyişle o, doğru eylemle veya “iyilik”, “güzellik” benzeri değerlerle meşgul olan veya “olması gereken” üzerinde yoğunlaşan etik, estetik veya siyaset felsefesi benzeri pratik ya da normatif disiplinlerden farklılık gösterir.
Bilgi Felsefesi (Epistemoloji) Nedir ve Neyi Amaçlar?
Bilginin kazanılması veya uygulanması yerine, doğrudan doğruya bilgi kavramının kendisiyle ilgilenen epistemoloji, dahası felsefenin en temel disiplini ya da alt alanıdır. Felsefenin diğer alt alanları veya disiplinleri arasında, daha önce gördüğümüz gibi, metafizik, etik, bilim felsefesi ve estetik benzeri disiplinler bulunur.
Bütün bu alan ya da disiplinlerin kendilerini belirleyen özel bir konu alanına sahip olmaları açık ve anlaşılır bir şeydir. Bu konu alanı, örneğin metafizik için en genel şekliyle varlığın nihai yapısı veya doğası, etik için iyi hayatın özü ve bilim felsefesi için de bilimsel faaliyet ya da araştırmanın metodolojisi ve sonuçlarıdır.
Bütün bu alan ya da disiplinlerin kendilerini belirleyen özel bir konu alanına sahip olmaları açık ve anlaşılır bir şeydir. Bu konu alanı, örneğin metafizik için en genel şekliyle varlığın nihai yapısı veya doğası, etik için iyi hayatın özü ve bilim felsefesi için de bilimsel faaliyet ya da araştırmanın metodolojisi ve sonuçlarıdır.
Epistemoloji, bütün bu disiplinlerin temelinde yer alır, çünkü söz konusu felsefe disiplinlerinin sistematik kavrayışlarıyla dayandıkları ilke ve kabuller, ancak epistemolojik olarak oluşturulup temellendirilebilirler. Üstelik bütün bu felsefe disiplinleri konuları ve konularının genel çerçevesi içinde yer alan problemlere yaklaşımları bakımından ne kadar farklılık gösterirlerse göstersinler, ortak bir yön yada noktada buluşurlar. Bu ortak nokta ise bu disiplinlerin tek tek her biri tarafından sergilenen bir talep ya da iddia olarak, konu edinilen alanda hakikate erişme, söz gelimi varlığın nihai unsur veya bileşenleriyle, insan için iyi hayatın anlamı yada özüyle ilgili olarak doğru ve sağlam bilgilere ulaşma arzusu ve hatta iddiasıdır.
Epistemoloji, bütün bu disiplinlerin temelinde yer alır, çünkü söz konusu felsefe disiplinlerinin sistematik kavrayışlarıyla dayandıkları ilke ve kabuller, ancak epistemolojik olarak oluşturulup temellendirilebilirler. Üstelik bütün bu felsefe disiplinleri konuları ve konularının genel çerçevesi içinde yer alan problemlere yaklaşımları bakımından ne kadar farklılık gösterirlerse göstersinler, ortak bir yön yada noktada buluşurlar. Bu ortak nokta ise bu disiplinlerin tek tek her biri tarafından sergilenen bir talep ya da iddia olarak, konu edinilen alanda hakikate erişme,söz gelimi varlığın nihai unsur veya bileşenleriyle, insan için iyi hayatın anlamı yada özüyle ilgili olarak doğru ve sağlam bilgilere ulaşma arzusu ve hatta iddiasıdır.
Epistemolojiyle enine boyuna meşgul olan ilk filozof, ünlü Yunan düşünürü Platon olmuştur. Ondan sonra da antik Yunan’da başta Aristoteles ve Pyrrhon benzeri Yunan kuşkucularıyla, Orta Çağ’da Aziz Augustinus (354-430), Aquinalı Thomas ile İbn Sina (980-1037) ve Farabi gibi filozof bilgi konusunu enine boyuna ele almışlardır. Bununla birlikte, epistemolojinin bir felsefe disiplini ya da dalı olarak esas modern felsefede ve bu arada yirminci yüzyılın analitik felsefesinde öne çıktığı söylenebilir. Bunun nedeni ise elbette, modern uygarlığı belirleyen en önemli şeyin bilim ve bilgi olmasıdır. Bu dönemde, en ön sırada Descartes, Leibniz, John Locke (1632-1704), Hume, Kant ve Russell gelecek şekilde, pek çok filozof bilgi konusuna eğilmiş, epistemolojinin kapsamı içinde kalan problemler üzerinde yoğunlaşmıştır.
Epistemoloji de bilgi kavramını genel olarak ele alır, bilgiyi bilgi olmak bakımından sorgular. O, bilginin insan zihninde nasıl oluştuğunu araştırmaz. Bu, bilim adamlarının ve bilimlerin konusudur. Bilgi kavramının kendisinin incelenmesi ve aydınlatılması, bilginin kazanılması süreçlerinden farklı ve felsefi nitelikte olan bir irdelemeyi gerektirir.
Antik Yunan’dan günümüze kadar olan tarihsel süreç içinde, epistemoloji tarafından ele alınan çok sayıda problem olmuştur. Bilgi konusuna, sadece tarihsel bir perspektiften değil fakat bilgiyle ilgili problemler açısından ya da sistematik bir tarzda yaklaşıldığı zaman, başta bilginin doğası, türleri, kaynağı, imkânı ve sınırlarıyla ilgili problemler olmak üzere, epistemoloji alanını meydana getiren pek çok konu ya da problem olduğunu söylemek doğru olur. Bu problemler, hemen hepsi birbiriyle ilintili olacak şekilde, beş ana başlık altında toplanır.
Bu kategorilerden birincisi, bilginin doğası ve türleri başlığı altında toplanan problemlerden meydana gelen bütündür. İkinci başlık altında, bilginin doğruluğuyla, doğruluğun özünün ne olduğuyla ilgili tartışmalar yer alır. Üçüncü kategoride bilginin kaynağıyla, yani bilginin akla mı, deneyime mi, yoksa bu ikisinin dışında başka bir yetiye mi dayandığıyla ilgili tartışma ve problemler yer alır. Dördüncü olarak bilginin imkânıyla, yani bilginin mümkün olup olmadığıyla ilgili tartışmalar gelir. Beşinci kategoride ise bilginin sınırlarıyla ilgili problemler yer alır.