Canım Kızım,
Bir mektup yazmak istedim sana, senin sayende doya doya yaşıyor olduğum anneliğin sevinciyle.
Seni canımdan bir parça olarak doğurmam benim için tarifsiz bir gurur ve mutluluk oldu. Varlığın bana, benim şu güne dek edindiğim güç ve enerji kadar bir yoğunluk verdi. Seni öyle benimsiyor, öyle seviyorum ki, bunu anlatabilmek bütün dillerden,, bütün alfabelerden öte bir şey benim için.
Annelik duygusunda sakınmak ve merhamet vardır. Bunun bencilliğe dönüşmemesi için çaba harcadığım zamanlar oluyor. Özgür bir birey olmalısın sen. Yolunu, ideallerini kendisi belirleyebilen, hata yapabilen, deneyimleyebilen bir birey.
Ahlakçılık taslayan bir çok öğreti, beni yüceltirken, seni bana borçlu gibi gösteriyor hep. Deniliyor ki sana; annen seni karnında taşıdı aylarca, bin bir çileyle doğurup büyüttü, sen sıkıntı verdin ona, yordun anneni, oysa annen gözü gibi baktı sana ve daha ne zırvalar…
Zırva diyorum bunlara, çünkü bu tespitlerin çoğu erkeklere ait canım kızım. Bunları söyleyenler de, bunlara inananlar da, kadın da olsalar, annelik duygusundan bihaber olanlardır. Beni alacaklı, seni borçlu gibi gösterdikleri her tespit, anneliğin ve çocukluğun doğal süreçleridir oysa. Her annenin, her bebeğin, her çocuğun geçtiği doğal süreçler, fiziksel ve ruhsal olarak tutturmaları gereken doğal ritimlerdir. Bu kadar basit işte…
Bir kadına biçilen en büyük değer olarak annelik gösteriliyor. Bu durum, gün gelecek, sana da dayatılacak bir tanem. Bilgilerinden, birikimlerinden, düşlerinden, ideallerinden vazgeçmen beklenecek. Öz, sadece annelik değildir; bunu unutma hiçbir zaman. Kadınlığınla da var olmalısın sen, insanlığınla da. Böyle bir baskıyla karşılaştığında sakın geri adım atma, boyun eğme sakın. Anneliğin değerini bilmediğinden değil, kendi değerini farkında olduğun için yap bunu.
Gün gelir, yanımdan ayrılmak istediğinde, sana “gitme” diyemem. Seni baskı altında tutmak, duygu sömürüleriyle seni kendime bağlamak gibi bir fenalık yapmamam gerekir. Özlerim elbet, düşünürüm, tedirgin olurum ama seçimlerine saygı duyarım bütün içtenliğimle. Ruhum ve kucağım sana her daim açık olacaktır. İstediğin zaman gidebilir, istediğin zaman gelebilirsin. Pazarlığım olmaz asla, olmayacaktır.
Birbirimize küsebiliriz, kızabiliriz. Doğrularımız bir olmayabilir seninle; an gelir sen, an gelir ben gerekli sabrı gösteremeyebiliriz. Senin alman gereken çok yol var. Birdenbire gelişmiyor farkındalıklar, birdenbire olgunlaşılmıyor. Bunun fiziksel bir boyutu olduğu gibi,ruhsal, sosyal ve senin kendi seçimlerine bağlı boyutları da olacak. Bilgiye, gelişime hevesli olman en çok istediğim şey senin için. Önyargısız olman, öğrenmeye, iletişime açık olman, hele bunda benim de payım olursa bir parça, en çok sevineceğim şey. Ama unutma ki, senin kendi başına başarman gerekenler de olacaktır; fark etmen, mücadele etmen gereken aşamalar da çıkacaktır karşına. Ben, elbette sen istediğin sürece yanında olurum, destek veririm ama hayat biraz da tek başınalıktır.
Senin her türlü basmakalıp düşüncelerden arınman mutlu edecektir beni. Seni, üreyen, doğuran, çocuk büyüten bir eş, bir anne ve bir fani olarak gören, hatta bu sınırlar içinde kutsayan yozluğa karşı, özgür, üreten, bölüşen, vicdanlı bir birey olarak cesur bir duruşun olmalı.
Biz, erkeklerden daha yoğun hissederiz, daha özenli gözlemler, yorumlarız çoğu zaman. Doğamızda olan bir şey bu ve maalesef erkeklerden daha ağırdır yükümüz, daha büyüktür ödediğimiz bedeller. Ve en çok kadınlar bilir birbirlerine nereden vuracaklarını, birbirlerini nereden acıtacaklarını. Kendini bütünleyemeyen, huzursuz olan her insan huzursuzluk verir, yaftalar, etiketler koyar boyuna. Bitimsiz bir bencillik ve kibir içindedir böyleleri.
Korkuların da olacaktır, benim de oldu; tedirginliklerin, gelgitlerin olacaktır benim gibi, kendini çaresiz hissettiğin zamanlar da olacaktır. Eğer ki yanında olamazsam, hayat izin vermemişse buna, bilirim ki yüreciğin sıcacıktır; sen de bil ki, o sıcacıklıkta ben de varım…
Çok güzel, çok ayrı izler bırakacağız birbirimize, çok özel anlarımız, hatıralarımız olacak…
Hayat çok çetin, karmakarışık sorunlar koyabiliyor karşımıza. Ama inandığım bir şey var ki, çok güzel bir yolun olacak senin ve sen çok özel bir yolcu olacaksın.
Sen doğmadan önce de bir emeğin içindeydim, bir mücadele veriyordum çizdiğim yolda. Sen doğduktan sonra daha da zenginleşti varlığım. Senden de çok şey öğrendim ben. Sen de geliştirdin beni, sen de değerler kattın bana farkında olmadan. Daha bir merhametli bakabiliyorsam bir çocuğa, daha bir derin hissedebiliyorsam doğayı ve evreni, kendimle daha bir barışıksam artık, en çok senin payın vardır bunda.
Ne kendimi, ne de seni kutsamak için söylemiyorum bunu. Ama içimden gele gele, yüreciğine doğru fısıldamak istediğim güpgüzel bir gerçek var; iyi ki yavrumsun benim, iyi ki kızımsın…
Biraz daha büyüdüğünde bu mektubu okuman dileğiyle…
Seni seviyorum canım kızım…
Annen
Bir anneden kızına duygusal mektup; “kızıma mektup yazıyorum” tek dileğim mutlu olman..
Sevgili Küçük Aşkım,
Gözlerimin önünde büyüyorsun ve bu beni merak, neşe, hüzün ve korkuyla dolduruyor. Büyüdükçe ne kadar güzel ve kibar bir insan haline geldiğine hayret ediyorum! Gülümsemen ve köpüren enerjin bir odanın havasını bir anda aydınlatabiliyor. Ama aynı zamanda, koruyucu kollarımdan uzaklaştıkça, bu dünyanın sana yapacaklarından da korkuyorum. Bir anne kızının bugün olduğu gibi dünyaya kanatlarını açmasına nasıl izin verir?
Tatlı kız, çok güçlü ve cesursun. Ama bu dünya zor ve karanlık, aynı zamanda korkutucu şeylerle de dolu olabilir. Büyüdükçe ve benden uzaklaşmaya başladıkça bu beş şeyi hatırlamanı istiyorum. Bunları hatırlayabilirsen, iyi olacağını biliyorum.
Nazik ve cömert ol.
Büyüdükçe, bu dünyadaki birçok insanın kibar olmadığını ve daha fazlasının bencil olduğunu göreceksin. Farklı olmanı istiyorum aşkım. Babanın nazik ve cömert kalbini miras aldın ve bunu benimsemeni istiyorum! Sen onun mirasısın ve onun gibi olmaktan gurur duymalısın.
Derinden sev ve kendinin sevilmesine izin ver.
Bir gün erkeklerin havalı olduğuna karar vereceksin. Onları düşünmeye ve bir gün evlenmeyi hayal etmeye başlayacaksın. Hayal et bebeğim! Yine de olay şu: Aşkın gerçek olduğunda buna değer olduğunu hatırlamanızı istiyorum, ancak aşk, sevgi, hediyeler veya diğer romantik filmlerle aynı şey değildir. Aşk fedakarlık ve çok çalışmaktır. Aşk, kendi yarınız için olduğundan daha çok diğer yarınızın iyiliği hakkında endişe duymaktır. Aynı zamanda bazen kalbinin kırılması anlamına gelir ve bu da sorun değil. Kırık kalpler iyileşir ve derinden ve gerçekten sevmek buna değer. Aşık olmanızı ve sert bir şekilde düşmenizi istiyorum, ama aynı zamanda kendinize – gerçek benliğinizin – derinden sevilmesine izin verin. Aşkını bulduğunda geri durma tatlım. Aşk her zaman riske değer.
Tanrı’ya ve içgüdülerine güven.
Umarım sana derin bir inanç duygusu aşılayabilirim. Tanrımız sevgi dolu ve güvenilir bir Tanrı’dır. Senin hayatın için benim hayal bile edemeyeceğim kadar güzel bir planı ve amacı var. O’nunla her gün konuşmayı öğren, yalnızca O’na iman et ve her şeyde O’na güven. Seni asla başarısızlığa uğratmayacak. Ve sana bu hayatta zor seçimler yapmak ve zor şeylerle yüzleşmek için ihtiyaç duyduğunuz içgüdüleri ve anlayışı verecektir. O’na yaslandığınıda asla düşmeyeceksin.
Sen tüm güzel şeylere layıksın.
Asla, asla, asla, asla ikinci en iyiye razı olma. Kimsenin sana layık olmadığını söylemesine asla izin verme. Akıllısın, yeteneklisin, kibarsın, güzelsin ve aklına koyduğun her şeyi yapabilirsin. Her şeyin en iyisinin peşinden koşmalı ve senin olmasını beklemelisin çünkü sen iyi olan her şeye değersin.
Savaşmaktan korkma.
Umarım senin için iyi bir savaşçı örneği olabilirim. Hayatım boyunca kendim ve başkaları için savaştım. Ve senin de o kişi olmanı istiyorum. Adaletsizlik, eşitsizlik veya yolsuzluk görürsen, buna karşı savaşacak kadar cesur ve güçlü olmanı istiyorum. Birinin yanlış yaptığını bildiğinde lütfen ayağa kalk, dünyaya bunu anlatmayı dene ve ona karşı mücadele etmek için elinden gelenin en iyisini yap. Her savaşı kazanamayabilirsin çünkü bazen bu dünya açgözlülüğü iyiliğe tercih eder, ama önemli değil. Yine de savaş. Bu dünyada sevgi, ışık ve iyiliğin savunucusu ol. Doğru olan için savaşmak her zaman doğru seçimdir.
Bebeğim, sen benim hayatımın neşesisin ve umarım tüm bunları dünyayla kendi başına yüzleşmeden önce sana öğretebilirim. Seni sevdiğim ve annen olduğum için çok şanslıyım. Dünya, içinde sen olduğun için daha iyi, aşkım. Bir hazine ve bir armağan olduğunu ve bu dünyada bir ışık olmaya çağrıldığınızı asla unutmayın.
Seni seviyorum küçük kadınım.
Sevgimle,
Annen
Hayatını kaybetmesine sayılı günler kalan bir annenin yıllar önce küçük kızına yazdığı veda mektubu, eski bir kitabın içinden çıktı. Mektubu bulan ise İngiltere’nin kuzeydoğusundaki Durham kentinde sahaf işleten Gordon Draper. Draper, yanına bir de fotoğraf iliştirilmiş mektubu sahibine ulaştırmak için elinden geleni yapacağını söylüyor.
Bethany (Benim küçük hazinem)
Eğer baban sana bu mektubu okuyorsa bil ki ben hayatımı kaybettim ve meleklerle birlikte yaşamaya, cennete gittim. Göğsümdeki ağrılar çok arttı ve iyileşmek için ameliyat oldum. Ama işe yaramadı.
Her zaman gökyüzünden seni izleyip iyi olduğundan emin olacağım. Eğer ‘Parla parla yıldızcık’ şarkısındaki gibi parlak bir yıldız görürsen bil ki o benim.İyi bir kız ol ve uzun, mutlu bir hayat yaşa. Baban ve deden sana bakıp seni okula götürecekler.
Seni her zaman seveceğim. Kimsenin sana benim hakkımda konuşmanın yanlış bir şey olduğunu söylemesine izin verme. Umarım beni hiçbir zaman unutmazsın. Her zaman senin annen olacağım. Seni bol bol kucaklıyor ve öpüyorum.
Hoşçakal
Annen
Not: Artık Rosie’ye bakma konusunda sana güveniyorum. Onu sakın ihmal etme tamam mı?
Sahaf dükkanının sahibi Draper, “Kesinlikle bir şeyler yapmam gerektiğini hissettim” diyor ve “Umarım Bethany’i bulup mektubu geç de olsa doğru ellere ulaştırabiliriz” diyor.