Ana Sayfa Dünya Mektup Maksim Gorki’den Anton Çehov’a Mektup

Maksim Gorki’den Anton Çehov’a Mektup

0
Maksim Gorki’den Anton Çehov’a Mektup

Ünlü Rus yazarı Maksim Gorki, Çehov’un bazı hikâyelerini okurken ağladığını itiraf eden bir Çehov hayranı.

Lenin’nin önerisi üzerine yazmaya başlayan Maksim Gorki, değer verdiği bu yazar ile uzun süren mektuplaşmalarında zaman zaman yazarlık üzerine çeşitli öneriler de alıyor.

Örneğin bu mektupların bir tanesinde Anton Çehov: “Öylesine kesin sözcükleriniz var ki okuyucu kendini onlarda bulmakta güçlük çeker ve yorulur. Ben, ‘Adam, çimenler üzerine oturdu.‘ diye yazdığım zaman, cümlem kolay anlaşılır, çünkü açıktır ve dikkati çekmez. Tam tersine, eğer ‘İri yarı, basık göğüslü, orta boylu, kızıl sakallı adam, çevresinden çekine çekine ve korka ürke, gelip geçenlerin çiğnediği çimenlere oturdu‘ diye yazarsam, hem güç anlaşılırım hem de okuyanı yorarım. Bu okuyanın hemencecik zihnine girmez. Oysa, edebiyat, saniyesinde zihnine girmelidir” diyor.

Gorki, 1899-1900 yıllarında Çehov’la ve Tolstoy’la tanıştı. Bu dev yazarlar, başından beri Gorki’nin yeteneğiyle ilgilenmekte, halkın arasından çıkan bu genç yazara büyük değer vermekteydiler. 1902’de Akademi onur üyeliğine seçilen Gorki’nin üyeliği II. Nikolay’ın buyruğuyla geçersiz sayılmış, bunun üzerine Korolenko’nun yanı sıra Çehov da akademi üyeliğinden istifa etmişlerdi. Yine bu yıllarda Moskova Sanat Tiyatrosu Gorki’nin ilk oyunlarını, “Dipte”yi (1902) ve “Küçük Burjuvalar”ı (1901) oynuyordu. Oyunlar Çarlık düzenine karşı büyük gösteriler yapılmasına yol açtı. “Küçük Burjuvalar”daki Nil tipiyle, tarihin yeni kahramanı, Rus işçi-savaşçı karakteri, sanatsal bir kişilik kazanmaktaydı. “Dipte” oyunundaysa yaşamın dibine fırlatılmış insanlar anlatılmakta, kapitalist düzenin işleyip durduğu cinayetler sergilenmekteydi.

Maksim Gorki’den Anton Çehov’a bir mektup

Azizim Anton Povloviç

Soloviov’un “Hayat”ta sizin hakkınızda yazdığı makaleyi şimdi okudum. Her ne kadar Mihaylovski’nin ağzının payını veriyorsa da, beni tatmin etmedi. “Vanya Dayı” için dedikleri fena değil ama, yine de gerekeni söylemiyor. Buna mukabil, şahsınızdan bahsederken yanılıyor. Genel olarak yüzeyde kalıyor.

Anton Pavloviç, “Fomas”ımın kitap halindeki baskısını size ithaf etmeme müsaade eder misiniz? Hoşunuza gidecekse kabul edin, rica ederim. Aksi halde, “olmaz” deyin. Öyle öğünme falan peşinde değilim. Anlamsız gurur gösterilerine kapılmam, reddederseniz gücüme gitmez. Çabuk cevap verin, yalvarırım. Açık konuşmak gerekirse, “Fomas”, başarıya ulaşamamış bir kitap. Hiçbir noktada istediğimi vermedi. “Fomas”, “Mayakin”i gizlememe yardım etti. Böylelikle sansürn”Mayakin”e dokunmadı. Fakat Romas tipinin kendisi tatsız. Fazla uzatmalar da var. Herhalde “İzergil Nine”deki ahenkli güzelliği bir daha bulamayacağız. Gilyarovski bana bir şiir kitabı göndermiş. O kadar ince bir kitap ki, şaşırdım. Mısralar adamın değerinin çok aşağısında. Bana öyle şaşırtıcı mektuplar yazar ki, hayvan herif. Moskova’ya gidince kendisini bulacağım, içip içip masa altlarında sızacağız. “Martı” veya “Vanya Dayı” oynanırken Moskova’da bulunmak istiyorum. Gilyarovski’ye yazdım; o her şeyi duyar, temsil tarihlerini bildirecek, yer ayırtacak.

Eylülde Petersburg’a gidiyorum. Kayınvalidemi hastaneye, küçük bir oğlan çocuğunu da Stiglitz’e götüreceğim. Bana gelince, kuvvetli kuvvetli öksürüyorum. “Fomas”ı bitirdim ya, memnunum artık.

Sredir’i, yahut Yartsev’i görürseniz selam söyleyin. Yahut, daha iyisi, benim tarafımdan sövüp sayın. Ne demeye böyle kayıplara karıştılar? Öksürüğüm artmazsa, daha önce buradan kovmazlarsa, Eylül sonunda Yalta’da olurum herhalde, gizli gizli, öksürüğümün fazlalaşmasını ümit ediyorum. Çünkü Petersburg’a gitmeyi hiç istemiyorum. Siz istediğiniz kadar büyük şehri methedin, benim için iyi hiçbir tarafı yok. Gökyüzünün gözü yaşlı, halk kendini beğenmiş. Kaç edebiyatçı vardır orada? Elli bin kadar sanırım. Geri kalanlar ya bakandır, ya Finlandiyalı. Bütün kadınlar da ya doktordur ya öğrenci. Yani ne olursa olsun aydındır. Bir sivrisinek Petersburglu bir kadını soksa, zavallı hayvan can sıkıntısından ölüverir. İşte bütün bunlar beni korkutuyor.

Bununla beraber, sizi görmeyi çok istiyorum. Sonra, sizinle konuşmam gereken bir şey var. Her ne olursa olsun. Yalta’ya gideceğim. 20 Temmuzdan beri burası sonbahar; yağmur yağıyor, rüzgar esiyor, yerler çamur, hava soğuk. Son günlerde güzel bir hanımla görüşüp iyi vakit geçirdim. Kendisi dişçi. O benim dişlerimi çekti, ben onun ellerini öptüm. Bir dişçinin ellerini öpmek de büyük hüner istiyormuş hani. Bir deneyin bakalım. Ama pahalıya mal oluyor. Hanım sizin dişinizi çekiyor, sonra öpücüğe de para alıyor. Üç dişimi verdim. Başka çekilecek de yoktu, zaten.

Allahaısmarladık.

Çabuk cevap verin.

Maksim Gorki

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz