Virginia Woolf Kimdir?
Virginia Woolf, 25 Şubat 1882’de Londra İngiltere’de dünyaya geldi. Karakterleri sık sık dış hayatlarıyla ters düşen içsel yaşamlar süren, 10 roman ve bir dizi kurgusal olmayan kitap da dahil olmak üzere birçok kitap yazdı. Büyük ve varlıklı bir ailede doğması onun sanatla iç içe bir yaşam sürmesini sağladı. Virginia Woolf sanatsal ve iyi bağlantılı bir aileden geliyordu. Hiç okula gidemedi, evinde eğitim aldı. Babası Sir Leslie Stephen, yazar William Thackeray ve filozof George Henry Lewes ile yakın arkadaş olan önemli bir yazar, editör, tarihçi ve açık havada idi. Annesi Julia Jackson, 19. yüzyılın önemli fotoğrafçısı Julia Margaret Cameron’un yeğeniydi. Woolf’un vaftiz babası Amerikalı yazar James Russell Lowell’di. Woolf’un kardeşleri, yeğenleri ve yeğenleri de başarılı sanatçılar ve yazarlardı. Annesinin 1895’te ölümünü sonraki yıllarda üvey kız kardeşi, babası ve erkek kardeşinin ölümü izledi. Bu ölümler Woolf’un ilk depresif dönemine ve sonrasında akıl hastanesine yatırılmasına sebep oldu.
Grubun üyeleri gerçeği temsil edip sınırları aşmayı amaçlayan bir kültürel akım olan; temel özelliklerinde bilinç akışı, iç monolog, zamansal algıda bozukluğu gördüğümüz modernizmin önde gelen isimlerindendi. Bu özellikler James Joyce’un eserlerinde de görülüyordu ve Woolf, Joyce’un “Ulysses”ini okurken, tıpkı “Ulysses” gibi olayın tek bir günde gerçekleştiği, sıradan görünen olaylarla başlayan ‘’Mrs.Dalloway’’i yazmaya başladı. İç monoloğu, zihnin zengin dünyası ile karakterlerin dışsal yaşamlarını karşılaştırmak için kullandı.
“Deniz Feneri” romanında ise yemekli bir davet veya kolye kaybetmek gibi günlük olaylar Ramsays ailesinin psikolojisini dışa vurmalarını tetiklediğini görürüz, Woolf’un içinde büyüdüğü ailenin kurgusal bir versiyonudur bu. ‘’Deniz Feneri’’nde ayrıca Woolf’un zamanı radikal bir şekilde betimlemesinin en önemli örnekleri bulunur. Romanın “Zaman Geçiyor” bölümünde on yıllık süre yaklaşık yirmi sayfaya dökülmüştür. Ramsays ailesinin yazlık evinde kimsenin olmayışı Woolf’un zamanı anlık ve bölümler halinde tekrar hayal etmesini sağlar.
Yazarın en popüler kitaplarından biri olan Kendine Ait bir Oda’nın arka planını görmek için ise Woolf’un hayatına bakmak yeterli olacaktır. Kitap, yazmak için kadınların kendilerine ait bir odaları ve özgürlüklerinin olması gerektiği, diledikleri gibi yazmalarını ve bunun mücadelesini vermeleri, bu mücadelenin kendilerinden sonra gelecek kadın yazarlara da bir yol açacağını öğütler. Yazarın cinsiyetinin romanı nasıl etkilediği, bir yazarın omurgası saydığı tutarlılığını nasıl etkilediğini sorgular. Kadın yazarlardan neden bir Shakespeare çıkmadığı sorusuna yanıt aranmış; daha sonra kadının toplumda bastırılması, ikincil statüye indirgenmesinin nedenleri irdelenmiştir. Woolf, bu noktada feminizmin önde gelen isimlerinden birisi ve feminist düşüncenin güçlenmesinde, gelişmesinde büyük pay sahibi bir yazardır.
Birçok karakteri gibi Woolf’un yaşamı da trajedi ile biter. 1914 baharında, 59 yaşında kendini suya atmış, evinin yakınındaki Ouse Nehri’nde boğulmuştur. Buna rağmen, acıdan çok umudu dile getirmiştir Virginia.
Virginia Woolf’un kocası Leonard’a bıraktığı mektupta ise şunlar yazılıydı;
“Sevgilim, yine çıldırmak üzere olduğumdan eminim. Yaşadığım o Korkunç anlara geri dönemem artık. Bu kez İyileşemeyeceğim. Sesler duymaya başladım, hiçbir şeye odaklanamıyorum. Bu yüzden yapabileceğimin en iyisi olduğunu düşündüğüm şeyi yapıyorum. Sen bana verilebilecek en mutluluğu verdin. Benim her şeyim oldun. Bu korkunç hastalık beni bulmadan önce birlikte bizim kadar mutlu olabilecek iki insan daha düşünemezdim. Artık savaşacak gücüm kalmadı. Hayatını mahvettiğimin farkındayım, ben olmazsam rahatça çalışabileceğini de biliyorum. Bunu sende göreceksin. Görüyorsun bunu bile düzgün yazamıyorum. Okuyamıyorum. Söylemek istediğim şu ki, yaşadığım her mutluluğu sana borçluyum. Bana hep sabır gösterdin, çok iyi davrandın. Demek istediğim bunları herkes biliyor. Eğer biri beni kurtarabilseydi o kişi sen olurdun. Bir tek senin iyiliğinden eminim, onun dışında her şey beni terk etti. Hayatını mahvetmeye devam edemem. Birlikte bizim kadar mutlu olabilecek iki insan daha düşünemiyorum.”
Eserleri:
Dışa Yolculuk (1915)
Gece ve Gündüz (roman) (1919)
Jacob’un Odası (1922)
Mrs Dalloway (1925)
Deniz Feneri (roman) (1927)
Orlando: Bir Yaşamöyküsü (1928)
Dalgalar (roman) (1931)
Yıllar (1937)
Kendine Ait Bir Oda (1929)
Londra Manzaraları (1931)
Flush, Bir Köpeğin Romanı (1933)
Üç Gine (1938)
Perde Arası (1941)
Virginia Woolf’un Günlükleri
Pazartesi ya da Salı (1921)